ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

AYVALIK

BALIKESİR İLİ AYVALIK İLÇESİ
AYVALIK İLÇE TANITIM
ayvalık 
balıkesir ayvalık
ayvalık balıkesir
 AYVALIK İLÇE TARİHİ
Ansiklopedilere göre,Cezayirli Hasan Paşa 5 Temmuz 1770'de ,Çeşme önlerinde Koyun Adaları civarında,Rus donanmasıyla çarpışmakta bulunan Osmanlı donanmasının sağ kanat komutanıdır.Çarpışmada kendi gemisi ateş alır,yaralanır ve bir salla karaya çıkarılır.Düşman ,İzmir Limanına girmesin diye oralarını sağlamlaştırır;sonra Foça,Karaburun ve Midilli Adası yoluyla Çanakkale'ye varıp Osmanlı donanmasına katılır.Ayvalık üstüne yazı yazan yabancı kaynaklara göre ise Cezayirli Hasan Paşa Ayvalık'tan geçerek İstanbul'a gitmiştir.

Çarpışma esnasında gemisi hasar gören Cezayirli Hasan Paşa'nın yanındaki bir kaç askeriyle birlikte karaya çıkıp yemek ve yatacak yer için bir çiftliğe sığındığı ve çiftlik sahibi papazın kendilerini buyur edip bir hafta kadar bir süre ağırladığı anlatılmaktadır.Paşa'nın bu süre sonrasında İstanbul'a dönebilmek için Çanakkale'deki donanmaya katılmasında Papazdan yardım istemesi üzerine Papaz 50 silahlı adam ile yardım da bulunur.Ayrılırlarken dostluklarını tekrarlarlar.Hasan Paşa İstanbul'a ulaştıktan bir süre sonra Gazi ünvanı alarak sadrazamlığa yükselir.Kent dertleriyle başı çok ağrıyan Papaz ise Hasan Paşa'yı hatırlayarak İstanbul'a gider ve kendisinden kentine özerklik verilmesini ister.

Kurtuluşunu kendisine borçlu olduğunu ve ne dilerse yapacağını söyleyen Hasan Paşa Papazın isteğini gerçekleştirir ve kentine özerklik verir.İşte bu özerklikten sonra Ayvalık'a yerleşen zenginler,sanaatkar rumlar kenti daha da geliştirip ünlendirirler ve bu debdebe ,bu yaşantı ,bu ilerleme 1821 Yunan İhtilaline kadar sürer.
Ayvalık Tanıtım ve Turistik Yerler
Ayvalık şehir yürümek 2004 03 09 9
Ayvalık şehir yürümek 2004 03 09 10
"Alibey Adası ve yöresinin, İ. Ö Herodot tarafından Ekatonisos olarak anıldığını görüyoruz. Coğrafyacı Strabon ise, Ekatos , Apollon'dan başkası değildir ve son derece kutsanan bir Tanrıdır diyor. Daha sonra yöreye Moshonisia denmeye başlanmıştır. Moshos ismi için de iki fikir ileriye sürülmektedir. Biri yöredeki bitkilerden yayılan güzel kokulardan esinlenildiği, diğeri de eski çağlarda yöre adalarında barınan
 Moshos adında bir korsandan bu ismin alındığı yönündedir. Yöreyi incelediğimizde, yalnız üstünde yaşadığımız adanın (Cunda) bitki örtüsünün zengin olduğunu görürüz. Diğer adaların boş ve çalılarla kaplı olduğunu görüyoruz. ( Moshonisia çoğul bir deyimdir bütün adaları kapsar). Öteki adalarda güzel koku yayan bitkiler olmadığına göre, bu adaların arasında barınan korsan Moshos'tan bu ismin alınmış olması akla daha yakındır. Cunda isminin yanlış okunan bir sözcükten kaynaklandığını yıllardan beri söylüyor ve ısrar ediyorum. Cunda , ne Türkçe ne de Yunanca bir sözcük değildir, İtalyanca bir sözcüktür, ve biz sözcüğün bir uç anlamında olduğunu çocukluğumuzdan beri biliyoruz. Bazıları bu sözcüğün
 İtalyanca'da yatay serenlerin her iki başı anlamına geldiğini söyler. Adanın gemi sereni ile ne ilgisi var? Sözcüğün doğru olduğunu ve adaya yakıştırılmış bir deyim olduğunu kabul etsek bile, bu Cunda sözcüğünün , Ayvalık'ın cundası, yani Ayvalık'ın ucu olarak söylenmiş olması gerekir (İzmir'in Karşıyaka'sı gibi). Piri Reis 1513 yılında meydana getirdiği "Kitab-ı Bahriye" adlı eserinde , Pirgos (Maden Adası) Limanı ile diğer adaları inceliyor ve Yunda Adaları olarak kitabında belirtiyor. Kıyıları en ince ayrıntılarına kadar anlattığı halde Ayvalık'tan söz etmemektedir. Kanaatimize göre boğaz, çok sığ-bir diz boyu derinliğinde
- olduğu için limana girememiştir Tarihi olayları dikkate aldığımızda, Ayvalık Köyü'nün o tarihte çok küçük te olsa kurulması gerekir. Piri Reis'in kitabında kullandığı "Yunda" kelimesini Türkler kullanmıştır ve 1862 yılında Osmanlı yönetimi ile Rum toplumu uyuşarak belediyeyi kurduklarında belediye için yazdırdıkları ilk mührün dış kenarına Yunanca büyük harflerle "Dimarhia Moshonisia" (Belediye Moshonison), mührün ortasında da Osmanlıca olarak "Daire-i Belediye, Cezire-i Yunda" yazılmıştır. Mührün fotoğrafı elimizdedir. Mührün ortasındaki Osmanlıca yazının yanlış okunması sonucu, Cunda sözcüğünün ortaya çıkmış olduğunu anlıyoruz. 
Çok az Osmanlıca bilmeme karşın mührün Osmanlıca bölümünü "Cezire-i Cunda " değil "Cezire-i Yunda" olarak okuyorum. Yıllardan beri mührü doğru okutamadım. Yaptığım araştırmada aslen ada doğumlu ve değişimle Yunanistan' a göç etmiş bulunan Prof. Yazar Sitças Karaiskaki'nin "Vatanım Moshonisia" adlı kitabında, Türkler'in adaya Yunda adası dediklerini yazar. Piri Reis ve Sitças Karaiskaki'nin yazdıklarına bakılırsa, mührü doğru okuduğum anlaşılır. Adadan ayrılmış olan Rumlar'ın hiç biri Cunda sözcüğünü bilmemektedir."